Dişler, ağız boşluğunda yer alan ve kişilerde sindirim sürecinde de etkin bir şekilde rol oynayan bir kemiktir. Diş ve diş eti sağlığının korunabilmesi için diş çürükleri diş eti hastalıklarının önüne geçilebilmesi için düzenli ağız bakımına gereken özenin gösterilmesi gerekir. Ağız bakımına gereken önem verilmediği takdirde ağız ve diş yüzeylerinde çeşitli bakteri plakları oluşabilir. Bakteri plakları oluştuğu zaman bile kişiler düzenli diş fırçalama yolu ile bu plaklardan kurtulabilirler fakat hastaların geneli bu bilince sahip olmadıklarından diş plakları diş çürümenin başlangıcına adım atarlar. Dişlerin çiğneme yüzeylerinde ve ön yüzeylerinde oluşan çürükler göz ile görülebilecek seviyeye gelirler. Diş aralarında, arka kısımlarda ve üst çenedeki dişlerde oluşan çürükler kişilerin düzenli olarak yaptığı veya aksattığı diş bakımına göre ilerler. Bu gibi durumların önlenebilmesi ve diş çürüklerinin başlangıç aşamasında tespit edilebilmesi için en az altı ayda bir kişilerin bilinçli bir şekilde rutin diş kontrollerini belirledikleri diş hekimlerine yaptırmalıdırlar.
Dünya Sağlık Örgütün’nün (DSÖ) yaptığı çeşitli araştırmalarla elde ettiği bilgilere göre; diş ve diş eti sağlığı ile ilgili hastalıklar tedbiri önceden alındığı takdire önlenebilir rahatsızlıklardır. Buna rağmen toplumda en yaygın hastalıktır. Nüksetme durumu da daha fazladır. Ülkemizde diş ve diş eti hastalıkları, sıkça görülen kronik bir boyuta gelmiş hastalıklardan biridir. Kötü ağız hijyeni ve sağlıksız dişler, kişinin dişlerindeki estetik görüntünün bozulması yanı sıra çiğneme güçlüğü ve sonrasında çeşitli sindirim sistemi hastalıklarına yol açabilmektedir.
Diş çürüğü başlangıcı olarak niteleyebileceğimiz zaman aralığı kişilerin çeşitli alışkanlıklar kazandıkları gelişme zamanlarıdır. Bu dönemde kişilerin kazandığı kötü yeme alışkanlıkları dişleri etkiler. Dişlerinde soru yaşayan kişilerin yaşadığı, çürükler ve erken diş kayıplarının nedenleri arasında anne ve babadan geçebilen genetik etkenler, şeker ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme, gerekli ağız bakımının yapılmaması ve ebeveynlerin yaptıkları çeşitli hatalar sayılabilmektedir. Aslında çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesinin amaçlandığı fakat diş sağlığı açısından hata kabul edilen bazı alışkanlıklar vardır. Bu alışkanlıklar arasında en yaygın şekilde karşımıza çıkan; Çocuklara gece yatmadan ballı veya şekerli süt içirmek olabilir. Diş çürüğü tüketilen besinlerin ağız içerisinde yer alan bakteriler tarafından kullanılarak asidin meydana gelmesiyle birlikte ortaya çıkar. Diş temizliğine dikkat etmeyen kişinin dişlerinde oluşan asit sağlıklı diş yüzeyindeki yararlı mineralleri çözerek dişte madde kaybı oluşturmakta ve diş yüzeyini çeşitli bölümlerinde çürümeyi başlatmaktadır. Diş çürüklerinin boyutuna göre kişi çeşitli problemler yaşar. Diş çürüğü başlangıçta herhangi bir belirti ile kendisini göstermezken ilerleyen seviyede dişteki ağrı ve hassasiyet ile kendisine belli eder. Çürükler bazen siyah bazen kahverengi bir renkle belirli bir noktada büyümeye başlar. Diş çürüğü başlangıçlarında net bir tanı koyabilmek ve sorunlu dişin köküyle alakalı bir sorun var mı tespit edebilmek için röntgen kullanmak gerekmektedir. Diş çürüğü ağız kokusu, ağızın içerisinde kişiyi rahatsız eden bir tat, dişlerde ağrı ve dayanılmaz zonklamalar, soğuk-sıcak şekerli yiyecek veya içeceklerin tüketimi sırasında ağırlaşan ağrı ve hassasiyet, diş üzerinde beyaz noktalar şeklinde de kendisine belli eder. Kişiler gerekli önlemleri aldıkları takdirde diş kaybına kadar gidebilecek bu diş çürüğü başlangıcında ortaya çıkan belirtilerden kurtulur ve aynı zamanda ilerisi için dişlerini korumuş olurlar.
Diş çürüğünün çeşitli nedenleri vardır; kişilerin düzenli şekilde dişlerini fırçalamaması, gerekli ağız bakımını gerçekleştirmemesi, diş yapısı ya da çeşitli hastalıklarla bağlantılı olabilir. Diş çürüğü aslında dişte meydana gelen erime ve buna bağlı oluşan küçük bir boşluktur. Bu boşluk tedavi edilmediği takdirde genişler çeşitli mikroorganizmalarla dolar şiddetli bir ağrı ile kişilerin günlük hayatlarında zor anlar yaşamalarına neden olurlar.
Aslında diş çürüğünün genel bir tanımı olarak; dişin yüzeyinde yer alan sert mine tabakasının ve onun hemen altında yer alan dentin dokusunun, kimi zaman belirli şartlar altında dişlerin köklerini örten sert dokunun yıpranması veya tamamen işlevini kaybetmesidir.
Diş çürüğünün başlangıç aşamasında teşhis edilmesi ve tedaviye başlanması büyük bir öneme sahiptir. Tedavi edilmekte geç kalınmış ve ilerlemiş çürükler kişilerde sürekli diş ağrısına, iltihaplanma, diş kırılması, beslenme ve çiğnemede güçlük yaşanması, kan dolaşıma kadar bulaşarak sepsise ( kişilerin vücuduna oluşmuş ağır enfeksiyondan ötürü bağışıklık sisteminin verdiği yoğun tepki ile organ ve dokular da ortaya çıkabilecek çeşitli hasarlardır.) kadar ilerleyen ağır komplikasyonları gözler önüne serebilir. Diş çürüğü başlangıcı tespit edilen kişilerde çürüğün çok erken bir aşamada olması durumunda florür tedavisi ile diş minesi onarılabilir. Bu işlemin uygulanamayacağı durumlarda ise dişte bir kanal açılır ve dişin çürümüş zarar görmüş kısımları ile birlikte sinirler ve kan damarları çıkartılır. Enfeksiyon oluşmuş dişlerde ise buna yönelik bir müdahale yapılır ve ardından boşluk dolgu ile doldurulur. Hastada oluşmuş çürüklere göre kanal tedavisi uygulanan dişin üzerine diş kronu da yerleştirilebilir. Tamamen çürümüş tedavisinde geç kalınmış dişlerde ise diş tamamen çekilir. Yerine hastaların istemesi üzerine protez diş uygulaması yapılabilir.